Karabük’ün, demir-çelik fabrikalarına mevki olarak seçilmesi bu mıntıkaya gelenlerde ilk zamanlarda şaşkınlık yaratmıştı. Bir düşünsenize 1937’de 100 civarında bir nüfusu olan Karabük’te genişçe bir çeltik tarlası ile samanlıklar dahil 15-16 tane hane ancak vardı. Sadi Yaver Ataman’ın “Karabük” dergisinde geçmiş anılarını paylaşan meşhur yazar Kazım Nami Duru da fabrikalara yer olarak Karabük’ün seçilmesi şaşkınlığını şöyle ifade etmişti:
‘‘O vakit Karabükte, şimdilik demir-çelik fabrikası henüz kurulmağa başlanıyordu. Bu fabrikanın niçin bir demir madeni olan yerde değil de burada kurulduğunu anlayamamıştım. Daha (Divrik) demir madenide bulunmamıştı. Yalnız burası, hem içerlek, hem de kömür havzasına yakındı. Nerde bulunursa bulunsun, demir madeni, vagonlarla buraya getirilebilirdi. Madeni eritmek için çok kömüre ihtiyaç vardı. Kömürü uzaklara götürmektense, demiri eritmek daha uygundu galiba.’’[1]
Prof. Dr. Gerhard Kessler de Karabük’teki demir-çelik sanayinin suni olarak yaratıldığını ve bu sanayi tesisinin iktisadi değil siyasi sebeplerle meydana getirildiğini ifade etmiştir.[2] Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ise yaptığı bir araştırmada, ‘‘Karabük kazası tabii bir coğrafi mıntıka değildir. Mevcudiyetinin sebebi: Demir ve Çelik sanayinin orada kurulmuş olmasıdır’’ demekteydi. Tesislerin kuruluşuna iktisadi değil, siyasi ve sunidir gibi tanımlamalar yapılabilirse de TODAİE’nin raporundaki gibi mıntıkayı tabii olmamakla tarif etmek yanlış bir yorum olsa gerekir. Elbette Karabük doğal bir şehir değildir, ancak tabii bir coğrafi mıntıka olduğu için Türkiye’nin ilk ağır demir sanayisine ev sahipliği yapıldığı da ortadadır.
KDÇF’nin temellerinin atılması ile kent planları çerçevesinde mesken inşaatlarına hızla başlanmıştır. İlk zamanlarda inşaat işçileri, yüksek memur ve mühendislerin geldiği Karabük’te nüfus bu şekilde artmış. İlk zamanlarda inşaat işçisinin yanında teknik işçi de oluşmuştur. Bu nüfus oranlarındaki değişiklik 1935 ve 1940 sayımlarında, Karabük’ün Safranbolu köyleri statüsünde yer alması nedeni ile tespit edilememiştir. Ancak fabrikaların inşasının devam ettiği 1938 yılı sonlarında, Karabük’ün nüfusu köy olamayacak kadar arttığından, belediye tesisi için çalışmalar başlamıştı. Çünkü Belediye teşkilatının kurulması için yapılan oylama ve referandum raporunda, Karabük nüfusunun 1938 sonu itibarıyla 2294’e ulaştığı tespit edilmişti.[3] 1945’te ise Safranbolu Kazasının 15.019 olan köyler nüfusu içinde 10.682 kişilik nüfus Karabük’te gösterilmekteydi.
1945 yılında Yeşil Mahalle, Yenişehir, Fabrika, Bayır ve Kayabaşı mahalleleri ile beş mahalleden oluşan[4] ve ilk defa nüfus sayımında nüfusu belirlenmiştir. Karabük’ün 1935-1940 tahmini nüfusları ile 1945-1950 resmi nüfusu şu şekildeydi:
Yıllara göre Karabük’te nüfus (1935-1950)
1935 1938 (Aralık) 1940 1945 1950
100 2294 6.825 10.782 9.778
Fabrikaların temelinin atılmasıyla hem nüfus olarak hem de sosyal durumu itibarıyla gelişmesi yeni bir idari düzenlemeyi gerektirmekteydi. Çünkü Türkiye’nin tek ağır sanayi tesisine sahip olacak olan Karabük, yasalara göre 2000 nüfusun üzerine çıkmıştı. Ancak 1938 sonu itibarıyla idari olarak Arıcak köyüne bağlı köy statüsünde dahi değildi. Bu itibarla Safranbolu’nun Karabük mevkiinde belediyenin oluşturulmasının gerekliliğine dair tahkikat heyeti raporu ve Vilayet İdare Heyetinin bu işe ait mazbatası ile Belediye kanununun 7. maddesi hükmüne uygun olarak 1 Aralık 1938 tarihinde İçişleri Bakanlığına açıklamalı rapor göndermiştir.
Raporda, Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının inşası dolayısıyla dükkan, mağaza ve evler yapılmak suretiyle günden güne gelişmekte ve sakinlerinin medeni ihtiyaçlarını düzenleyecek bir belediye teşkilatına ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir. 2294 seçmeni olan Karabük’te kanun tayin ettiği usule yapılan bir nevi referandum ile seçmenlerden 1482’sinden 1475’inin geçerli oyu ile belediye teşkilini istedikleri tasdik edilmiştir.
Böylece ilk sene Belediye 12.000 lira ve iki sene sonra da bunun iki misli gelir temin edilebileceğine 2.12.1938 tarihine karar verilmiştir. Karabük’te belediye tesisinin yerinde olacağına ilişkin daire mütalaası da 3 Aralık 1938 tarihinde ittifakla onaylanmıştır.[5] Kısaca Atatürk’ün son Başvekili Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde, 31 Aralık 1938 tarihli kararname ve mahalli tahkik heyeti tarafından düzenlenen mazbata ile Karabük’te Belediye teşkilatı kurulmuştur.[6]
Belediye 11 memur ve müstahdemden ibaret[7] olarak oluşturulurken Karabük Belediyesi’nde 1950’ye kadar sırasıyla ilk Muzaffer Tayşi,[8] ardından Sadi Yaver Ataman[9] (1941-1946), Fethi Özdil ve Rüştü Tombuloğlu (1946-1950) Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuşlardır.[10]
[1] Kazım Nami Duru, ‘‘Safranbolu-Karabük’’, Karabük, sayı: 12, Ocak 1946, s. 9
[2] Gerhard Kessler, Zonguldak ve Karabükteki Çalışma Şartları, İ. Ü. İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü, 1949, s. 9-10.
[3] BCA, Fon kodu: 30.10. Yer no: 82.538.18.
[4] Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Kuruluşunun XXV. Yılında Karabük: Türk Şehir Sosyolojisine Yardım Denemesi, Türkiye Harsi ve İçtimai Araştırmalar Derneği, İstanbul, 1962, s. 12, 14.
[5] BCA, Fon kodu: 30.10. Yer no: 82.538.18.
[6] BCA, Fon kodu: 30.11.1. Yer no: 127.48.12.
[7] Karabük 1972, yıl: 2, 3 Nisan 1972, s. 39.
[8] Muzaffer Tayşi aynı zamanda Karabük Demir-Çelik Fabrikaları’nda mühendis olarak görev yapmaktadır.
[9] Sadi Yaver Ataman: Safranbolu’nun Milli Mücadele yıllarındaki önemli ismi Hıdırlık Tepesinde de anıt mezarı bulunan Dr. Ali Yaver’in (Ataman) oğlu ve Halkbilimcidir.
[10] Karabük 1972, yıl: 2, 3 Nisan 1972, s. 39.
* LOKUM LİFE DERGİSİ, MAYIS 2015 SAYISINDA YAYIMLANMIŞTIR