Bu görsel güzelliğe kıyılacak…
Safranbolu Belediye Meclisinin 06/02/2015 tarihli toplantısında çok önemli tartışmalı bir “İmar” kararı alınmıştır. 14 Belediye Meclis üyesinden sadece 4’ünün söz aldığı tutanaklardan anlaşılmaktadır. Bu kadar ciddi bir karar alınırken ortadaki suskunluk ve sorumsuzluğu hayret ile karşılıyorum. Acaba sayın üyelerin ifadeye değer bir fikri mi yok, yoksa zabıtlara geçecek fikirlerinden mi utanıyorlar?
Mevcut karara oy veren Belediye Meclis Üyeleri, Safranbolu aile mezarlığı, Hıdırlık tepesi, Tarihi Hükümet Konağı Kale tepesi ve Kıranköy gibi noktalardan müthiş bir görsel manzara veren Hasan Dede Kayası ile Göztepe Tümülüsü’nün bulunduğu arazilerin imara açılmasını hangi gerekçelere dayandırıyorlar anlamak mümkün değil.
Meclis zabıtlarını incelediğimizde, ortada ne ortak bir akıl ne de bir vicdan vardır. Üstüne üstlük Safranbolu’yu sevdiğini iddia eden çeşitli kurum, kuruluş ve kişilerin sessizliği ise hayret vericidir!
Yapılan imar değişikliğine hiç kimse çeşitli gerekçeler bulmaya çalışmasın, Belediye Başkanı dahil. Hatta Safranbolu Belediye Başkanı kendi kendine bu imar konusunun aslında cinayet olduğunu çok güzel bir şekilde ifade etmiş. Ve kendileri bu konuyla “Toplu iğne batmasını cinayete tam teşebbüs olarak yaklaşılmış” biçiminde değerlendirmiş… Bilinçaltı efendim!
Engin ve zengin teşbihlerine “rant” pardon imar toplantısında devam eden sayın NECDET AKSOY, Safranbolu’ya karşı herhangi bir sevgi bağının bulunmadığını konuşmalarıyla da ispatlamıştır. Tüm bu izlenimimi ise kendilerinin aşağıdaki şu cümlelerinden çıkarıyorum.
NECDET AKSOY: “Bostanbükü bölgesi de 800 seneden beri toprak olarak vardı, şimdi bina yapılıyor ona niye karşı çıkmıyorsunuz. Esentepe bölgesi 1000 seneden beri var, Bağlarda ki evler var 1600’lü 1700’lü yıllarda onları yaparken insanlar eyvah burası elden gidiyor diye mi yaptılar. Sığ düşüncelerle muhalefet yapmayınız ve şehrin önünü tıkamayınız lütfen dedi”
Yanlış 1: Bostanbükü ve Esentepe Osmanlı’da tarım arazileriydi. Bostanbükü’nde çeltik, Esentepe’de (Harmanlar) de buğday, arpa ekilirdi. Ve hatta Hastarla olarak bildiğimiz tarım arazilerinde tüm Osmanlı’da olduğu gibi yapılaşmaya izin verilmez. Hasatı artırmak ve vergileri toplamak için de “tımar” toprakları oluşturulurdu. Bunlar mültezimler tarafından idare edilirdi. Tımar toprağı boş bırakılmaz toprağı ekmeyenden tarım arazileri geri alınırdı. Yani zannettiğiniz gibi buralar “boş tarlar” değildir efendim böyle 800-1000 senelik. Tabi sizler Safranbolu’yu Osmanlı’nın arka bahçesi olarak görüyorsunuz. Ve kentteki bu kritik arazilere de şirin konaklar yapmak isteyebilirsiniz. Ama Safranbolu bir arka bahçe olacak kadar sahipsiz değildir. 3000 yıllık mirasa sahip gözümüzün önünde Osmanlı’nın da ta kendisidir.
Yanlış 2: Gelelim boş arazi olarak ifade ettiğiniz yapılaşan Bostanbükü ve Esentepe’ye. Buraları Koruma Kurulu mu, Belediye mi Kültür Bakanlığı mı yada UNESCO mu sit alanı ilan etmiştir. Elbette şehirleşme olacak ancak tarihi Safranbolu’ya tecavüz etmeyecek şekilde. Siz düpedüz demagoji yapmaktasınız sayın başkan…
Yanlış 3: Tüm Türkiye’de olduğu gibi Safranbolu’da en eski konak dahi 230 yaşında iken 18. yy’dan kalma Bağlar’daki evleri 17-18 yy’dan miras zannetmek ve o evler oralara yapılırken insanlar tepki mi verdi demek değil yanlış düpedüz cahilliktir.
Tümülüs hem Kıranköy’den hem de tarihi çarşıdan görünen bir izlence noktasıdır. Hatta zaman zaman Tarihi Hükümet Konağı’ndaki Jandarma bölgesinin çıkacağı konuşulurken, tüm Safranbolu ve imara açılan Hasan Dede ve çevresini en iyi gören noktanın da turizm değerinin başlamadan biteceğini hesaplamak lazım. Buraları imara açtığınız takdirde sizlerin hiç de hayırla anılmayacağınızı söylemek ise şahsıma tarihi bir görevdir. İnşallah ilk olarak Koruma Kurulu bu duruma dur diyecektir.
Sessiz Safranbolu turizmcileri ve halkını ise gaflet uykusundan uyanmaya davet ediyorum.
Gözükmeyeceğini iddia ettikleri tümülüs ve tarihi Safranbolu İMAR sahası