Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu, emperyalist devletlerin karış karış işgaline uğrayarak müstemleke bir devlet haline getirilmeye çalışılmıştır. Fakat Osmanlı Devleti’nin silah zoruyla kabul ettiği Sevres Antlaşması’nı, Çanakkale Savaşları’ndaki büyük başarılarıyla adından söz ettiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk tüm Türk milletinin onurlu desteğiyle reddetmiştir.
Mustafa Kemal, güvendiği silah arkadaşlarıyla 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkarak Anadolu’da işgalci kuvvetlere karşı milli mücadeleyi örgütlemeye başlamıştır. İlk olarak Samsun’dan başlayan sonrasında Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara hattını takip ederek oluşturulan birçok farklı siyasi örgütlenme de askerî başarılara zemin ve meşruiyet hazırlamıştır.
Batılı gazetecilerin ifadesiyle, “Türk milliyetçileri” ilk olarak Doğu Anadolu’da Rus ve Ermeni işgaliyle güneyde Fransız, İtalyan işgallerini bertaraf edip Anadolu’nun içine kadar ilerleyen Yunan istilasına karşı üç yıl süren başarılı bir mücadele vermiştir. Onlarca yıldır toprak kaybeden Türk milleti makûs talihini Sakarya ve Büyük Taarruz savaşlarındaki başarısı ve İzmir’in işgalden kurtarılmasıyla ters yüz etmiştir. Mustafa Kemal, 1923 yılında imzalanan Lausanne Antlaşmasıyla İstanbul’u batılı büyük devletlerin işgalinden kurtararak adeta ikinci defa fethetmiştir. Sonunda da modern Türkiye’nin kuruluşunu cumhuriyetin ilan edilmesiyle taçlandırmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarını; 1919-1923 arasını bağımsızlık dönemi, 1923-1929 yıllarını hukuksal reformlar, 1929-1938 yıllarını da iktisadi devrim dönemi olarak özetleyebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk sonrasında İkinci Dünya Savaşı gergefine düşmüş hemen ardından da çok partili rejime geçmiştir. Sonraki dönemde sanayileşme ve demokratikleşme mücadelesi içindeki Türkiye, 10 milyonluk bir nüfustan bugün 80 milyona yakın bir nüfusa ulaşırken teknolojik ve bilimsel gelişmelerde de büyük bir atılım gerçekleştirmeyi başarmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda, dünyada bir tane dahi bağımsız Müslüman devlet yoktu. Bu durum, Türkiye’nin siyasi başarısını göstermeye tartışmasız yeterken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ve İslam âlemi için ne anlam ifade ettiğini de tek başına açıklamaktadır. Çağının modernleşmesini yakalayamayan Osmanlı’dan çağın ihtiyaçlarını karşılayan yolları, trenleri, fabrikalarıyla medeniyet yarışında yarım kalan imparatorluk hikâyesinin tamamlayıcısıdır Türkiye. Hatta bazı reformlarıyla batının dahi önünde ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, günümüzde de İslam coğrafyasına büyük bir model teşkil etmektedir. (Fransa ve İtalya’nın 1946’da, İsviçre’nin de 1971’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıması bunlardan sadece birisidir.)
783.562 km² üzerinde, Asya ve Avrupa’nın birleştiği kritik bir noktada bulunan Türkiye Cumhuriyeti geleneksel ve kurumsal mirasıyla 1000 yıllık batı Türk tarihinin son temsilcisidir. Bu nedenle kıymetini bilmeliyiz Türkiye Cumhuriyeti’nin; 92 yılın devletler tarihinde çok kısa bir süreyi ifade ettiğini unutmadan, önümüzdeki 1000 yılı kucaklayarak…
Istanbul Fireworks Timelapse from fsms on Vimeo.